27 Ağustos 2008 Çarşamba

köyde kış hazırlığı

PEKMEZ YAPIMI
Çiğnenen üzümlerin suyu toplanır. Şıra kazana alınarak beyaz özel toprakla (Bu toprağı ayrıca anlatacağım) mayalanmaya bırakılır. Maksat şıra içinde asılı bulunan maddelerden ayırmaktır. Altı hafifçe yanan kazandaki şıra mayalanma sonucu durulaşıp dusduru! olur. Özellikle "pelit" odunu ile altı yanan büyük leğene aktarılır. Leğendeki şıra devamlı karıştırılır, pekmez berrak olsun diye kepçe ile köpükleri alınır. Kıvam tutturulunca leğenin ateş hızı da ayarlanarak bir sonraki partiye hazırlanılır.

Bu beyaz özel toprak kazanın dibine çöker. Toprak her partide değiştirilir. Topraklı tortulu şıra leğen içindeki "kıl torba"ya doldurulup bekletilerek süzülür.Kaynatma ocağı aralıksız yandığından boşaltılan bu topraklı kıl torbalar en yakın çeşmede gece yarısı da olsa yıkanır. Tekrar bir sonraki partiye hazır hale getirilir.

SİRKE YAPIMI
Pekmez yapmak için 3-4 kez çiğnenen, ezilen üzüm kabuk ve çekirdeklerinden oluşan "posa" (kalıntılar) bir kenarda bekletilir. 5.kez tekrar çiğnenir, biraz su katılarak tekrar-tekrar çiğnenir. Altı hafifçe yanan kazana atılarak tıpkı pekmeze yapılan hazırlıkların aynısı yapılarak beyaz özel toprakla mayalanır. Kazanda berraklaşan şıra süzülerek büyük bir KÜP içine alınır. Bir beze çıkın yapılarak ARPA ve bir önceki senenin sirke tortusu atılmayarak mayalanması için küp�ün ağzı kapatılır. Bir seneye yakın bekletilir.

SARI KUNDAK TOPRAĞI (ÖLLÜK)
Yeni bebeği doğanların ilk işlerinden biri "Öllüklük" veya "Tokur, Tokur " civarından, bu açık sarı renk özel toprağı eleyerek getirmektir. Temin edilen bu toprak taş, yabancı madde, çer, çöpten ayrıldıktan sonra elenerek hazırlanır.

Özellikle kış mevsiminde elenmiş özel toprak ayaklı sobaların altında bekletilir, hafifçe ısıtılır, nemi atıldıktan sonra şimdiki annelerin bebekleri işediğinde kullandıkları PED yerine kundak sarılmadan önce bebeğin apış arasına, poposuna göbeğinin yakın yerlerine konur ZIBIN ile de kundak sarılır. Bebek işediği zaman kundak bezleri kuru kalır, Bebek teni çok hassas olduğundan pişik, isilik yapmaz, Bebeği üşütmez, sıcak tutar, Çok enteresandır, bebeğin gazını da alırdı. Kullanılan toprak atılır, (bilemiyorum belki de kış günleri kurutulup tekrar kullanılır mıydı?) Tabi şimdilerde marketlerde, çeşitli marka ve renklerde boy, boy hazır bebe bezi satılıyor.

Toprak açık sarı renk olmasına rağmen, o deterjan veya sabunun olmadığı dönemlerde, otomatik çamaşır makinelerinin resminin bile henüz olmadığı günlerde ancak kül ile yıkanan bezlerde asla leke bırakmaz, yıkanınca çıkardı.

PEKMEZ TOPRAĞI (BEKMEZ)
Pekmez toprağı "Köyün Doğusundan " ve "Ağcaören" denilen bölgelerden ayıklanarak getirilir, Pekmez kaynatılırken şıra tortularını çökertmek için kullanılır. Aslı Kil ile karışık kireçli topraktır. Kimi bölgelerde bizim bu toprağa MARN veya ZIR da diyorlar.

MARN: (Ansiklobedik anlamı) ML-13/180 Marn çok yumuşak kalkerli bir kayaçtır. Toprak ıslahında kullanılır. (Kireçli kil) de denir. Kuru iken hafif yapışkan,dokununca yağlı hissi veren bir toprak çeşididir. Kazarak çıkartıldığında hava ve güneşi gördükçe parçalanır. Marn Carbonat ile kilin doğal karışımıdır. Kimi bölgelerde verimsiz tarlaları ıslah için öbekler halinde yığılır. Güneş ve havada iyice yumuşayıp dağılan MARN kürekle gübre gibi toprağa serpilerek zenginleştirilir.
BULGUR KAYNATMASI VE HAZIRLANMASI

Bulgurluk için hazırlanmış buğday çuvalları İçme Pınarı'nda veya Kara Ahmet Çeşmesi'nde yıkanmak üzere götürülür. Yalaklardan birine (diğerlerinden hayvanlar su içsin diye bırakılır.) çuvallar boşaltılarak bir iyice yıkanır. Çer-çöp, toz taş ayıklanmış olur. Yıkanan ve tekrar çuvallanan buğday bir kenarda suyu süzülsün diye bekletilir.

Bir müddet sonra eşeklere (şimdilerde traktöre) yükleyerek genellikte köyde 3-5 yerde bulunan avlulardan (bulgur kaynatma yerlerinden) birinde kurulmuş, altı yakılmış kazana boşaltılarak pişirilmeye başlanır. (İlk haşlanan kazandan alınan HEDİK taze ceviz içi ile yenir. Bu ihmal edilmeyen �cevizli hedik şöleni� yorgun çocukların en hoşlandıkları eğlencelerden biri(y)dir. (Yakın konu komşuya ve gelene geçenede ikram edilir.)

Kazandan suyu süzülerek özel kepçeyle alınan haşlanmış buğday serilmiş çullar (kıl kilimler) üzerine serilerek 2-3 gün kurutulmaya bırakılır. Bırakılır olur mu? Yine küçük çocukların ablaları, ağabeyleri veya anneleri ile damda yatıp bekçilik edebilecekleri bir başka oyun daha başlamış olur. Bulgur başında beklenir, beklenir... Akşam olduğunda dört ibiğinden çullar toplanır ve gece boyuncada göz kulak olunur. (Ayrıca bulgur beklerken, bulgur ateşinin közünde pişirilen mısırlarla birlikte konu komşuyla beraber içilen çayında bir başka yeri ve zevki vardır, bu zor ve meşakketin yanında.)

Neyse kuruyan buğdayı kurda kuşa yem etmeden biz tekrar çuvallara yükleyip şimdilerde veya benim zamanımda Hafus'un (hafız) daha önceleri kimbilir kimlerin SETEN�ine (değirmenine) götürülürdü. Yüksekçe bir dairesel set üzerinde bulunan bu seten şimdilerde elektirikle çalışan motorla dönmesine karşın eskilerde köy merkezindeki tekli taş SETEN'de merkeze dikine monte edilmiş gözleri bağlı bir at tarafından dönderilen ağır taş ile buğday hafifce nemlendirilerek kabuğu soyulur. Şimdilerde 6-8 ölçek buğday için yarım saatlik bir iştir. Setenden çıkan buğday savurum makinasına konur ve kepeğinden ayıklanır. (Sanırım bu seten işlemi eskiden 8-10 çinik buğday için 3-4 saat sürmekteymiş ve seten işlemi bittikten sonra bulgur tekrar ev yakınındaki damlara getirilir. Hafif esen yelde buğdayın kabukları (kepekleri) savrularak ayrıştırılır.) Sonra tüm ev ahalisi hatta konu komşu yardımı ile çer-çöp ve özellikle minik taşlarından ayıklanır.

Ayıklanan buğday tekrar değirmene götürülerek veya evlere gelen patpatlarda (yürüyen hızar, bulgur çekme, yem kırma makinesi) istenilen ölçekte Bulgur ve Düğ (İnce Bulgur) alınabilecek şekilde ayarlanabilen makinada çekilerek işlem tamamlanmış olur. (Eskilerde ise 50 cm çapında 10 cm kalınlığında �TAŞ EL DEĞİRMENİ� ile buğdaylar bulgur haline getirilir.

Hiç yorum yok: