3 Eylül 2009 Perşembe

kuru incir kıbrıs

Kuru İncir

İncir ağacı, köyde aşağı yukarı her avluda olan bir ağaçtır. Nemi yeterli her toprakta yetişir, yaklaşık 50-70 sene yaşar.
Odunu hiçbir ise yaramayan nadir ağaçlardandır. Ateşe konup yakılsa bile aşın dumanı ve hoşa gitmeyen bir kokusu vardır. Ağacın dalları fazla sağlam değil, kırılgandır. Ağaç yükseğe değil enine doğru büyür. Gene de 5 m.ye kadar boyu olabilir. Kırılan dallarından süt gibi beyaz bir sıvı akar. İncir sütü insan eline asit gibi zararlıdır. Damladığı yeri yakar ve oradaki deri soyulur. Ancak ayni incir sütü insan elindeki nasırın tedavisinde de olumlu bir şekilde kullanılır. İncir ağacı çok verimli bir ağaçtır. Yapraklarını döken incir ağacı. Nisan ayında yaprak açarken meyvelerini de beraber verir. Dal uçları uzadıkça oluşan her boğumda bir yaprak, yaprak sapının dibinde de bir incir meyvesi belirir. Büyümeleri ve olgunlaşmaları, meydana geliş sırasına göredir Böyle olunca ilk meyvenin olgunlaşmasından itibaren beş ay (150 gün) o ağaçta olgunlaşmış meyve bulunur. Buna bardak inciri türü dahil değildir. Bardak inciri ağacı yüz gün içinde tüm meyvelerini bitirir. Günde ortalama 5-10 kilo incir veren bir ağacın tüm meyvelerini yemek biraz zordur. Fazlaları bir kaç gün bekletilip buruşuk hale getirilir.
O durumda kuyrukları ile kesilip güneşe konup kurutulur. Kuruyanlar gölgeye alınır.
Yeterli miktarda birikince kaynamış suya konup yarım saat bekletilir. Sonra süzülüp tepserilmiş hale getirilince una belenir ve ikinci kez kurutulur. Bu, en çok bir haftada olur. Bu kez, taze incirin olmadığı kışta yenmek üzere paketlenip saklanır. İncirin bol yetiştiği Dillirga bölgesinde ikinci kez kuruduktan sonra bir fırına konur. Bir kap içinde de yanar vaziyette kömür konur fırına. Üzerine bir avuç kükürt atılır ve fırının ağzı hemen taze çamurla sıvanır. Kömüre atılan kükürt mavi bir alevle yanıp kükürt dioksit gazı oluşturur. Bu işlem; İncirlerde mevcut herhangi bir canlı yumurtasını öldürüyordu. Böylece incirler korumaya alınmış oluyordu. Ayni işlem incirlere parlak, sarı-turuncu bir renk kazanıyordu. Bu renkteki incirler, rengini aynen gösteren naylonlar içine ambalajlanıp piyasaya sürerlerdi

Oğuz M. Yorgancıoğlu ”Kıbrıs Türk Folkloru” (2000) Kitabı

Hiç yorum yok: