3 Eylül 2009 Perşembe

kuru üzüm kıbrıs

Kuru Üzüm

Kıbrıs Türkünün kuruttuğu meyvelerden biri, belki de en çok kullandığı meyve kuru üzümdür, özellikle Baf ve Limasol kazalarında çok yaygındır.
İyice olgunlaşmış üzümler istenen miktarda kesilir. Bir varilde veya geniş su kabında su vardır. Bu suya soda maddesi (potasyum nidrat) ve belli miktarda yağ konur.Üzümler bu suya konur. İki saat bekletildikten sonra sudan alınıp yere serilir. Zaman zaman çevrilip tam kurumaları sağlanır. Soda, üzümü dezenfekte edip erimesi-çürümesi önler. Yağ ise üzüm tanesinin kabuğunu çatlamaktan korur, tanelerin bütün kalmasını sağlar. Kuruyunca toplanıp temizlenir. Saplarından ayrılıp tane tane yapılır. Ve paketlenip çarşıya sürülür. Kuru üzümün çok incelerine “kişniş” denir. İrileri meyve olarak yenir.
Küçük ve çekirdeksiz olanları her türlü pasta ve tatlıların içine konur. Leblebi ile karışık olarak yenir. Kompostosu yapılır.
İkinci Dünya Savaşında şeker kıtlığı yüzünden insanların şeker ihtiyacını desteklemek için ekmeğin içine kuru üzüm (çarşıya ekmek satanlar için) konmasını (4-5 yıl zorunlu kılmıştır). 1960′lı yıllara kadar
büyük ölçülerde üretilen kuru üzüm üzerine, devletçe destek alımları yapılıyordu. Kuru üzümler ambarlar da toplanıyordu. Çeşitli içki yapımında hammadde olarak kullanılan kuru üzüm önemli bir gelirkaynağı idi.
Ambarlarda en altta kalan, ezilip birbirine geçen ve içki kokusu (ispirto) yayan üzümlere ‘maççez’ denirdi. Çok az bir miktarını yemek bile yeterli idi. Öyle bir ambara giren, o ambarda çalışan insanlar kokudan etkileniyorlardı. “İçmeden sarhoş olmak” deyimi bu durumu, ve bundan etkilenmeyi anlatan sözcüktür.
Baf ve Limasol’dan göçen bağcı Türkler, Kuzey Kıbrıs’ın yerleştirildikleri bölgelerinde bağcılığı denemişler, ancak toprağın uygun olmaması ve de yılların kurak gitmesi olumlu netice alınmasını engellemiştir. Bugün bağcılık ve bağ ürünleri Mehmetçik ve civarında gelişmiştir. O da yeterli değildir.

Oğuz M. Yorgancıoğlu ”Kıbrıs Türk Folkloru” (2000) Kitabı

Hiç yorum yok: