5 Eylül 2009 Cumartesi

van sade yağı

Van ve Çevresinde İmal Edilen Yemeklik Sadeyağların Kimyasal ve
Mikrobiyolojik Özellikleri
Perihan Batun, Ayşegül Kirazcı, Mehmet Küçük, Nafi Çoksöyler, Issa Javidipour
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, VAN
ÖZET
Tereyağını ısıtarak suyunun uzaklaştırılması ile üretilen sadeyağ, özellikle kırsal bölgelerde
yaşayanların önemli bir gıda maddesini oluşturmaktadır. Hijyenik olmayan koşullarda ve denetimden
uzak üretilen sadeyağların mikrobiyolojik ve kimyasal özelliklerinin beklenildiği gibi Gıda Mevzuatına
uymadığı saptanmıştır. Bu çalışmada Van ve çevresinden alınan 29 adet sadeyağ örneğinin lipolitik
bakteri ve küf-maya içeriği ile birlikte asit sayısı (AS), peroksit sayısı (PS), nem, yağsız kuru madde
(KM) ve tuz içeriği araştırılarak örneklerin standartlara uygun olup olmadıkları saptanmıştır. Diğer
taraftan 5°C’de 1 aylık depolamanın sadeyağın mikrobiyolojik ve kimyasal kalitesi üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Çalışma kapsamında 29 adet sadeyağ örneğinden 9’unun lipolitik bakteri sayısı ve
15’inin küf-maya sayısının Gıda Mevzuatında belirlenen sınırı (50 cfu/g) aştığı görülürken, sadece 3
örneğin yağ içeriği (en az %99) Gıda Mevzuatına uygun olduğu belirlenmiştir. 29 adet sadeyağ örneği
içerisinde sadece bir örneğin nem+yağsız kuru madde içeriğinin mevzuata uyduğu belirlenirken,
Tuzsuz Tereyağı Standardı esas alındığında 4 adet sadeyağ örneğinin mevzuata uymadığı görülmüştür.
Süt asidi içeriği göz önüne alındığında 17 adet örneğin süt asidi içeriklerinin Gıda Mevzuatında
belirlenen sınırları aştığı ve peroksit sayısı dikkate alındığında Uluslararası Standartlara göre sadece bir
örneğin standarda uyduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan çalışmada elde edilen bulgular, 5 °C’deki
depolamanın lipolitik bakteriler ve küf-maya gelişimini engelleyemediğini ve kimyasal özelliklerini de
olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. Sonuç olarak, sadeyağda belirtilen olumsuzlukları gidermek
üzere geleneksel yöntemler ve ilkel koşullarda üretilen sadeyağların modern işletmelerde günün
teknolojisi ile üretimine geçilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Chemical and Microbiologic Properties of Ghee Produced in Van Province
ABSTRACT
Ghee, which is produced by heating butter and removing its water content is one of the most important
food products specially in rural areas. The microbiologic and chemical properties of ghees produced
under non-hygienic conditions without any legal control are not often conformed to the Food Current
Law as expected. In this study the lipolytic bacteria, fungi-yeast and chemical properties such as
peroxide value, acid value, non-fat dry matter and salt content of 29 ghee samples purchased from Van
province have been determined and compared to the legal restrictions given in Food Law and
Standards. In the other hand the effect of 30 days storage at 5 °C on the microbial and chemical
properties of ghee have also investigated. The results showed that 9 samples had higher lipolytic
bacteria content and 15 samples had higher fungi-yeast content than level (50 cfu/gr ghee) mentioned
in Food Law. In addition, the milk fat content of 3 ghee samples found to be appropriate to Food Law.
Among 29 ghee samples only one sample’s non-fat dry matter and 4 samples salt contents according to
the Butter Standard were legally appropriate. The acidity of 17 samples were not included in any
grades mentioned by Food Law. According to the International Standard the peroxide value of one
sample have been found to be below the maximum permitted level (1.0 meq peroxide /kg ghee). In the
other side the storage of ghee at 5 °C for 30 days could not stop the microbial growth and causes
unfavourable changes in chemical properties of ghee. Finally, it can be concluded that in order to
overcome the problems mentioned above modern technologies and facilities must be used instead of
traditional methods under primitive conditions for production of ghee
GİRİŞ
İnsanın bedensel, zihinsel gelişiminde ve hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmesinde vücuda alınan
gıdalar önemli rol oynamaktadır. Gıdalar vücut için elzem besin elementlerini içerirler. Besin
elementleri; proteinler, yağlar, karbonhidratlar, vitaminler ve mineraller olarak sınıflandırılır. En zengin
enerji kaynağı olmakla beraber canlıların birçok metabolik faaliyetinde önemli işlevleri olan yağlar,
kaynağına göre hayvansal ve bitkisel olmak üzere ikiye ayrılırlar. Hayvansal kaynaklı olan süt yağı
genelde krema, tereyağı ve sadeyağ olarak doğrudan tüketilirken, aynı zamanda birçok ürünün
bileşiminde yer alır. Üstün tat ve aroma özelliği nedeniyle süt yağı kaynaklı ürünler beslenmemizin
vazgeçilmez öğeleri arasında yer alırlar (Bodur, 1993; Kayahan, 2001). Çoğunlukla tarım ve
hayvancılıkla uğraşan Güneydoğu halkı, iklim şartlarının etkisi ve mevcut muhafaza imkanlarının
yetersizliği nedeniyle tereyağını yemeklik tereyağı yada sadeyağ denilen süt ürününe işlerler. Sadeyağ,
tereyağının yüksek sıcaklıklarda eritilip ayran kısmının uzaklaştırılması ile elde edilir. Sadeyağın süt
yağı oranı en az %99, katı madde ile su oranı en çok %1, asitlik (%laktik asit ) en fazla 0.36 olmalıdır
(Anonim, 1995). Uluslar arası Standardlara göre sadeyağ en az %96 oranında süt yağı içermesi
gerekirken, nem, asitlik ve peroksit sayısı değerleri sırasıyla en çok % 0.3, %0.3 ve 1.0 meq O2/kg
sadeyağ olmalıdır (Anonymous, 1977, Sserunjogi ve ark. 1998). Doymuş yağ asitleri ve kolesterol
içerikleri, süt ürünlerinin kalp-damar hastalıklarının oluşturma riskini arttırıcı etkisine sahip olabileceği
ile ilgili bazı soruları gündeme getirmesine rağmen sadeyağ üzerinde gerçekleştirilen çalışmalar bu
kaygıların yersiz olabileceğini ortaya koymaktadır. Gupta ve Prakash (1997) Hindistan’ın kırsal
bölgelerinde 20 yaş üzerindeki 1982 erkek üzerinde gerçekleştirdikleri bir araştırmada aylık 1 kg’ın
üzerinde sadeyağ tüketenlerin sadeyağ tüketmeyenlere göre kalp-damar hastalıklarına yakalanma
oranlarının daha düşük olduğunu saptamışlardır. Kumar ve ark. (1999) diyette %10’a varan oranlarda
sadeyağ eklenmesinin kan lipit profilini kalp-damar hastalıklarının oluşma riskini arttıracak yönde
etkilemediğini ortaya koymaktadır. Chin ve ark. (1992) birçok deney hayvanı üzerinde
gerçekleştirdikleri çalışmalarının sonuçlarına dayanarak sadeyağın yüksek oranda konjüge yağ asitleri
içeriği nedeniyle antikanserojenik etkiye sahip olduğunu belirtmektedirler. Rama ve Subramanian
(1997) ise ev yapımı sadeyağlarında oluşan kolesterol oksidin kalp-damar hastalıklarına yakalanma
riskini arttırabileceğini belirtmektedirler. Bu çalışmada Van İlinde üretilen sadeyağların kimyasal ve
mikrobiyolojik özellikleri belirlendi ve bu ürünlerin Gıda Mevzuatına uygun olup olmadıkları
araştırıldı. Diğer taraftan 5 °C’de 30 günlük depolamanın lipolitik ve küf-maya mikroorganizmaların
gelişimi ve bazı kimyasal özellikleri üzerindeki etkisi incelendi.
Materyal ve Yöntem
Bu çalışmada Van ve çevresinde üretilen ve satışa sunulan 29 adet yemeklik sadeyağ örneğinin lipolitik
bakteri yükü, küf-maya içeriği ve aynı zamanda bazı kimyasal özelliklerinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bununla beraber aynı örneklerin buzdolabında 30 gün süreyle 5 °C’de depolanması
sonucu belirlenen kriterlerde meydana gelen değişiklikler incelenmiştir. Çalışmada lipolitik bakteri ve
küf-maya (Kurt ve ark. 1993), nem (Demirci ve Gündüz, 1991), yağ, tuz miktarları, peroksit ve asit
sayısı analizleri (Kurt ve ark. 1993) gerçekleştirilirken, sonuçların istatistiksel analizinde SAS ve SPSS
paket programları kullanılmıştır (Anonymous, 1997; Özdamar, 1999).
Bulgular ve Tartışma
Mikrobiyolojik analiz sonuçları
Depolamanın 0. gününde 29 adet sadeyağ örneğinden 9 örneğin lipolitik bakteri yükü (L1) Gıda
Mevzuatında belirlenen sınırı aştığı (50 cfu/g) (Kurt ve ark. 1993) ve 5 °C’de 30 gün süre ile saklanan
sadeyağların lipolitik bakteri yükünde (L2) artış meydana geldiği saptanmıştır. Sadeyağların 0.
günündeki küf-maya yükleri (MK1) incelendiğinde 29 adet örnek içerisinde 14 adet örneğin küf-maya
içeriği 50 cfu/g’dan daha düşük olduğu tespit edilmiştir. 5 °C’de 30 günlük depolama sonucu 18
örnekte küf-maya sayısında (MK2) azalma eğilimi gözlenirken diğer örneklerde artış gözlenmiştir.
Kimyasal analiz sonuçları
Yağ içeriği
Çalışma kapsamına alınan 29 adet sadeyağ örneğin yağ içerikleri %93.85 ile 99.40 arasında olduğu
saptanırken, Gıda Mevzuatında I., II. ve III. sınıf sadeyağların en az %99 yağ içeriğine sahip olmaları
gerektiği dikkate alındığında sadece 3 adet örneğin Gıda Mevzuatına uyduğu tespit edilmiştir.
Nem
Sadeyağ örneklerin depolamanın 0. günündeki nem içerikleri %0.26 ile 5.37 arasında bulunmuştur.
Gıda Mevzuatına göre I., II. ve III. Sınıf sadeyağların nem+yağsız kuru madde içerikleri %1’in altında
olmalıdır. Bu çalışmanın kapsamında incelenen 29 adet örnek içerisinde sadece 1 örneğin nem+yağsız
kuru madde içeriğinin Gıda Mevzuatına uyduğu saptanmıştır.
Tuz
Sadeyağın tuz oranı ile ilgili Gıda Mevzuatı ve Türk Standartlarında herhangi bir bilgiye
rastlanamazken, tuzsuz tereyağı için verilen değerler dikkate alındığında sadeyağın tuz oranının % 0.2
den düşük olması gerektiği varsayılabilir. Bu durumda 4 adet sadeyağ örneğinin tuz içeriğinin
standarda uymadığı belirtilebilir.
Süt asidi
Gıda Mevzuatına göre I., II. ve III. Sınıf sadeyağlarının süt asidi içerikleri sırasıyla en çok %0.27, 0.30
ve 0.36 olmalıdır (Kurt ve ark. 1993). Bu durumda 29 adet örnek içerisinde 17 adet örneğin süt asidi
içerikleri Gıda Mevzuatında belirlenen sınırları aştığı görülmüştür. Gerçekleştirilen varyans analiz
çözümleri, depolamanın 0. ve 30. günlerindeki sadeyağ örneklerinin (sırasıyla AS1 ve AS2) süt asidi
değerleri arasında doğrusal bir ilişkinin varlığını gösterirken, bu iki değişken arasındaki doğrusal
ilişkinin AS2=0.0269+1.0004x AS2. regresyon denklemi ile ifade edilebileceğini göstermiştir.
Peroksit sayısı
Sadeyağların peroksit sayısı ile ilgili Gıda Mevzuatı ve Türk Standartlarında herhangi bir bilgiye
rastlanamazken, uluslar arası standartlara göre bu değer 1.0 meq O2/kg sadeyağı geçmemesi
gerekmektedir. Uluslar arası standartların sadeyağın peroksit sayısı için öngördüğü sınırlama göz
önünde bulundurulduğunda sadece bir örneğin standartlara uyduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu durum
sadeyağın üretiminde kullanılan hammaddenin peroksit sayısı hakkında açıklayıcı bilgi vermemektedir.
Sadeyağın üretiminde uygulanan ısıl işlemin peroksit oluşumunu teşvik ederek artmasına veya
parçalayarak azalmasına neden olabilir. Bu çalışmada elde edilen veriler buzdolabındaki 30 günlük
depolama sonucu peroksit sayısında istatistiksel anlamda önemli bir artışın meydana geldiğini
göstermiştir. Depolamanın 0. günündeki sadeyağların peroksit sayıları (PS1) 0.87 ile 12.84 meq O2/kg
sadeyağ arasında değişirken, bu aralığın 5°C’de 30 günlük depolama sonucu (PS2) 0.78 ile 16.07 meq
O2/kg sadeyağ arasında olduğu saptanmıştır. Varyans analiz çözümleri PS1 ile PS2 arasında doğrusal bir
ilişkinin varlığını gösterirken bu ilişkinin PS2=-0.1633+1.3648x PS1 regresyon denklemi ile ifade
edilebileceğini göstermiştir.
Tartışma ve Sonuç
Sonuçların topluca değerlendirilmesinde, L1 ve L2 arasında var olan doğrusal ilişki (R2= 0.405, p<0.01)
5°C’deki depolamanın lipolitik bakterilerin gelişmesini tamamen engellemediğini göstermektedir. Aynı
zamanda L1 ile tuz oranı arasındaki doğrusal ilişki, tuz içeriğinin de lipolitik bakterilerin gelişmesini
olumsuz yönde etkilemediğinin göstergesi olabilir. L1 ile MK1 ve MK2 arasındaki doğrusal ilişki de
küf-maya ile lipolitik bakterilerin birbirlerinin gelişmesine engel olmadığını göstermiştir. MK1 ile MK2
arasındaki doğrusal ilişkinin varlığı da 30 günlük 5 °C’de depolamanın küf-maya gelişmesini
önleyemediğini oraya koymuştur. MK1 ile KM1 arasındaki doğrusal ilişki (R2=0.350, p<0.05) ve MK1
ile KM1 ve KM2 arasındaki doğrusal ilişki (sırasıyla R2= 0.527 ve R2= 0.419) kuru madde içeriğindeki
yükselmenin küf-maya gelişimini önleyemediğini belli ölçüde kanıtlarken, MK1 ile PS1 arasındaki ters
yöndeki ilişki (R2=-0.416, p<0.05) peroksit içeriğinin küf-maya gelişimini olumsuz yönde
etkileyebileceğini ortaya koymuştur. Diğer taraftan PS1 ile PS2 arasındaki doğrusal ilişki (R2= 0.890,
p<0.05) soğukta depolamanın (5°C) peroksit oluşumunu engelleyemediğini ve oksidatif bozulmanın bu
sıcaklıkta önemli ölçüde sürdüğünü göstermiştir. AS1 ile PS1 arasındaki doğrusal ilişki (R2= 0.392,
p<0.05) serbest asit içeriğinin peroksit sayısını artırıcı etkide bulunabileceğini ortaya koyarken,
yağların bozulmasında serbest radikallerin varlığı peroksitlerin oluşumunu teşvik edici özellikte
oldukları bilinen bir gerçektir. AS1’ın aynı zamanda PS1 ve PS2 ile doğrusal ilişkisi yüksek asit
içeriğinin peroksitlerin başlangıç ve depolama sonundaki oluşumunu artırıcı etkide bulunduğunu
gösterirken, 5 °C’de depolamanın serbest asitlerin oluşumunu engelleyemediğini göstermiştir. Sonuç
olarak, Van ve çevresinde geleneksel yöntemlerle üretilen sadeyağlarının çoğunun yağ, yağsız kuru
madde, nem, asit ve peroksit içeriklerinin Gıda Mevzuatı ve Standartlara uymadıkları tespit edilirken, 5
°C’de depolamanın sadeyağın mikrobiyolojik ve kimyasal kalitesini korumada yeterli düzeyde etkili
olmadığı saptanmıştır. Özellikle Van ve yöresinde sadeyağların çoğu kez buzdolabının dışında satışa
sunulması göz önünde bulundurularak bu koşullarda ortaya çıkabilecek sağlık sorunların yetkili
kurumlar tarafından dikkate alınmalıdır. Sadeyağın modern yöntemlerle üretilmesi özellikle
hammaddenin başlangıç mikroorganizma yükünün azaltılması ile gerçekleştirilebilirken, düşük
mikroorganizma yüküne bağlı olarak lipitlerin oksidatif bozulması da belli ölçüde engellenebilir.
Başlangıç mikroorganizma yükü, peroksit, asit, nem ve yağ içeriği Gıda Mevzuatı ve Standartlarına
uyduğu taktirde sadeyağın 0 ile 5 °C’lik depoda saklanabileceği düşünülmektedir.
Çizelge 1. Sadeyağların mikrobiyolojik analiz sonuçları
Örnek
Sayısı
L1 Log L1 L2 Log L2 MK1 Log MK1 MK2 Log MK2
1 990000 5,99 34000 4,53 38050 4,58 280000 5,45
2 1 0 1 0 91,5 1,96 1 0
3 1 0 1 0 28 1,45 1 0
4 1 0 5200 3,72 4850 3,68 79000 4,90
5 1 0 1 0 70 1,84 1 0
6 1 0 1 0 133,5 2,12 450 2,65
7 1 0 1 0 26 1,41 1 0
8 4600 3,66 1 0 39 1,59 1 0
9 1 0 1 0 9 0,95 1 0
10 1 0 1 0 117 2,07 1 0
11 1 0 4050000 6,61 62,5 1,79 1 0
12 1 0 1 0 1 0 1 0
13 1 0 1 0 36,5 1,56 1 0
14 1 0 1 0 34 1,53 1 0
15 1 0 1 0 1 0 1 0
16 200 2,30 1 0 54 1,73 2300000 6,36
17 1 0 1 0 13 1,11 1 0
18 1 0 1 0 1 0 1 0
19 800 2,90 1 0 7450 3,87 320000 5,50
20 61000 4,78 56000 4,75 310000 5,49 370000 5,57
21 1 0 1 0 1 0 1 0
22 24500 4,39 10500 4,02 693000 5,84 1 0
23 22500 4,35 33000 4,52 17500 4,24 655000 5,82
24 1 0 700 2,84 27 1,43 1 0
25 1 0 300 2,48 1 0 1 0
26 7800 3,89 400 2,60 1 0 1 0
27 3100000 6,49 1 0 4200 3,62 1 0
28 1 0 1 0 4100 3,61 1 0
29 1 0 1 0 3100 3,49 1 0
1 indisi verilerin tümünde depolamanın 0. günündeki analiz sonuçlarını simgelemektedir, 2 indisi verilerin tümünde
depolamanın 30. günündeki analiz sonuçlarını simgelemektedir. L: Lipolitik bakteri sayısı, MK: Küf-maya sayısı.
Çizelge 2. Sadeyağların kimyasal analiz sonuçları
Örnek Sayısı PS1 PS2 AS1 AS2 KM1 KM2 TUZ YAĞ Nem 1 Nem 2
1 5,22 6,57 0,18 0,24 2,33 3,75 0,41 93,85 3,82 2,40
2 3,91 4,76 0,18 0,16 0,21 0,35 0,04 96,60 3,19 3,05
3 3,62 7,45 0,22 0,25 0,94 1,02 0,00 98,80 0,26 0,18
4 1,28 4,90 0,44 0,32 1,10 0,95 0,26 98,00 0,90 1,05
5 2,25 2,95 0,46 0,37 0,17 0,13 0,06 96,35 3,48 3,61
6 3,08 3,50 0,22 0,30 0,49 0,42 0,02 95,50 4,01 4,08
7 7,08 8,07 0,38 0,42 0,33 0,27 0,05 94,95 4,72 4,78
8 12,84 16,07 0,20 0,23 0,26 0,13 0,46 96,60 3,14 3,27
9 6,72 7,94 0,36 0,35 0,34 0,28 0,00 96,90 2,76 2,82
10 1,78 2,32 0,61 0,65 0,31 0,28 0,00 97,45 2,24 2,27
11 3,57 5,83 0,35 0,31 1,29 1,00 0,14 98,25 0,46 0,74
12 2,54 3,29 0,52 0,56 0,15 0,07 0,00 98,80 1,05 1,12
13 4,91 4,71 0,31 0,54 0,28 0,36 0,00 99,10 0,62 0,54
14 3,78 4,73 0,37 0,37 0,01 0,07 0,00 99,40 0,60 0,53
15 3,26 4,84 0,23 0,21 0,24 2,93 0,04 98,55 1,21 1,48
16 3,97 6,96 0,31 0,36 1,87 0,69 0,45 97,15 0,98 2,16
17 1,37 4,38 0,16 0,21 0,23 0,05 0,05 94,40 5,37 5,55
18 5,83 11,65 0,14 0,15 0,16 0,07 0,14 99,10 0,74 0,83
19 3,64 5,26 1,16 1,15 0,73 1,28 0,20 97,70 1,57 1,02
20 2,87 3,55 0,47 0,56 0,36 1,56 0,00 96,05 3,59 2,39
21 9,63 9,94 4,30 4,36 0,80 0,80 0,09 98,25 0,96 0,95
22 3,16 7,13 0,91 0,89 0,27 0,18 0,03 98,00 1,73 1,82
23 2,12 3,11 0,48 0,49 1,22 2,60 0,00 96,35 2,43 1,04
24 3,83 4,48 0,27 0,33 1,14 1,68 0,16 96,05 2,81 2,27
25 9,83 12,11 0,96 1,13 0,27 0,11 0,00 98,00 1,73 1,89
26 8,46 7,68 0,88 0,90 0,49 0,48 0,26 98,55 0,96 0,97
27 0,87 0,78 0,38 0,41 0,58 0,22 0,26 98,25 1,17 1,53
28 6,61 8,10 1,79 1,73 0,51 0,54 0,04 98,55 0,94 0,91
29 2,57 3,31 0,62 0,70 1,90 3,64 0,00 95,25 2,85 1,11
1 indisi verilerin tümünde depolamanın 0. günündeki analiz sonuçlarını simgelemektedir, 2 indisi verilerim tümünde
depolamanın 30. günündeki analiz sonuçlarını simgelemektedir. PS: Peroksit sayısı, AS: Süt asidi (%), KM: Yağsız kuru
madde (%), N: Nem (%).
Kaynaklar
Anonim., 1995. TS 1331, Tereyağı Standardı, Türk Standardı Enstitüsü, Ankara.
Anonymous, 1977. Anhydrous Milkfat, Anhydrous Butteroil or Anhydrous Butterfat, Ghee, Standards
of Identify. Standard 86 A. International Dairy Federation, Brussels, Belgium.
Anonymous, 1997. SAS/STAT Software, Changes and Enhancements Through Release 6.12, SAS
Institute Inc. SAS Campus Drive Cary, NC 27513.
Bodur, A.E., 1993. Van Piyasasında Satışa Sunulan Tereyağlarının Fiziksel, Kimyasal, Mikrobiyolojik
ve Duyusal Özellikleri Üzerine Bir Araştırma (Yüksek Lisans Tezi), YYÜ Fen Bilimleri Enstitüsü.
Chin, S.F., Liu, W., Storkson, J.M., Ha, Y.L. and Pariza, M.W., 1992. Dietary Sources of Conjugated
Dienoic İsomers of Linoleic Acid, A Newly Recognised Class of Anticarcinogenes. Journal of Food
Composition and Analysis, 5, 185-179.
Demirci, M., ve Gündüz, H.H., 1991. Süt Teknoloğunun El Kitabı. Aylık Tarım ve Hayvancılık dergisi.
184 s. Hasat ayıncılık. Gıda Serisi, İstanbul.
Gupta, R., and Prakash, H., 1997. Association of Dietary Ghee Intake with Coronary Hearth Disease
and Risk Factor Prevalence in Rural Males. Journal of the Indian Medical Association. 95, 3, 67-69, 83.
Kayahan, M., 2001. Yağ Tüketimi ve Sağlık. Gıda Mühendisliği Dergisi. 4, 9, 11-16.
Kumar, M.V., Kari, S. and Lokesh, B.R., 1999. Effect of Dietary Ghee-The Anhydrous Milk Fat, on
Blood and Liver Lipids in Rats. The Journal of Nutritional Biochemistry. 10, 2, 96-104.
Kurt, A., Çakmakçı, S. ve Çağlar, A., 1993. Süt ve Mamulleri Muayene ve Analiz Metodları Rehberi.
Atatürk Üniversitesi, Yayın No: 252/d, 238 s. Ziraat Fakültesi, Erzurum.
Özdamar, K., 1999. Paket Programlar ile İstatistiksel Veri Analizleri. 535 s. Kaan Kitabevi Yayın No:
1.
Rama, P.C. and Subramanian, R., 1992. Qualitative and Comparative Studies of Cholesterol Oxides in
Commercial and Home-Made Indian Ghees. Food Chemistry. 45, 1, 71-73.
Sserunjogi, M.L., Abrahamsen, R.K. and Narvhus, J., 1998. A Review Paper: Current Knowledge of
Ghee and Related Products. International Dairy Journal. 8, 677-688.

Hiç yorum yok: